18 Mayıs 2014 Pazar

Düşes'in Düşüşü

Parlayan şeylere hep taş atacaklar,ve o parlayan şeyler hep parlamak isteyecekler...
Zirveden kim inmek ister ki? Hep 'en' isen bir daha aşağıya inmek istemezsin ve hep aynı ilgiyi görmek istersin herkesten. Çünkü bu senin için alışılagelmiş bir şeydir;hep sen dikkat çekersin,hep sen ilgi görürsün ,hep sendirsin , hep sendirsin...Bu düzenin bozulmasını istemezsin ama zamanla parlaklığın sönmeye başlar.Ve bir çakıl taşından farksızsındır artık...Eğer tahtı paylaşmak istemiyorsan, yolda yanına aldıklarını iyi seç.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

 Hesap şifremi unutmaya yaklaşacak kadar çok oldu yazmayalı.
 Yazmak dış dünyaya yaklaşırken aynı anda kopmaktır; yazmak iyidir,insanı rahatlatır;yazmak tutkudur,beyninin içindeki tüm sorunlardan kurtarır. İşte bu yüzden yazıyorum...
  Dün pamuğa aseton yerine saç kremini boşaltınca kafamın bir ip yumağı kadar karışık olduğunu fark ettim ve tekrar yazmaya karar verdim.
  Hayat çok hızlı geçiyor ve biri de çıkıp demiyor ki:'Heyy,zaman geçiyor,çabuk ol!!'. Aslında zamanın içinde kaybolmak istiyorum. Bu bir şeyi fark etmek ama görmezlikten gelmek gibi bir şey. Sanırım...İyi bir şey.
  Ahh,hayat çok güzelken umutsuzlaştıran küçük tatlı...şeylerim... Hayat bazen çok fazla anlamsızlaşıyor o 'şeyler' yüzünden. Ya da hata yapmanı çok fazla kolaylaştırıyor o 'şeyler'. Peki,ortada hata var mı? Tartışılır...Elinde bazen birden çok şans olur,sen birincisini seçmek isterken diğerlerinden birini seçmek zorunda kalırsın. Ve seçmek zorunda kaldığın şeyi seçersin. Sonra ne mi olur? Hata olur. Çok büyük bir hata olur. 
  Bir şeyde ısrar edince adım 'Takıntılı' oluyor ama ben sadece hata yapmak istemiyorum...